BU ÇAÄžDA ÅžERİAT UYGULANABİLİR Mİ? G?NDEM 29 Ekim 2019 - 12:56 0 ![]() Çorumlu hemÅŸehrimiz Yeni Åžafak yazarı Prof. Dr. Hayrettin Karaman’ın geçtiÄŸimiz günlerde AK Parti iktidarının İslami kesimin ayaklarındaki baÄŸ, bukağı ve prangaları çözdüÄŸünü, 'İyi Müslüman olabilmek için' maddi ve manevi neye ihtiyaçları varsa mevcut olduÄŸunu söyledi. Karaman ayrıca, "İnsanların kendi aralarında anlaÅŸarak ÅŸeriat kurallarını uygulamalarına engel yok" dedi. Çorumlu Karaman’ın bu yazısına tepkiler sürüyor. Gazeteci Nazif Ay’da, bugünki köÅŸesinde “Hayrettin Karaman neyin peÅŸinde...Bu çaÄŸda ÅŸeriat uygulanabilir mi” diye yazdı. İşte Nazif Ay’ın o yazısı AKP’nin dini konulardaki, özellikle de İslam hukuku olan fıkıh alanındaki akıl hocası Hayrettin Karaman’ın: “Åžeriat kanunları artık halk arasında uygulanabilir” ÅŸeklindeki sözlerinin kamuoyunun dikkatini çektiÄŸini ve olumsuz tepki uyandırdığını görüyorum. Asıl tartışmanın odağında “Åžeriat ne demektir? Åžeriat kurallarının uygulanması ne anlama gelmektedir?” gibi iki genel konunun olduÄŸu açıktır. İsterseniz, en anlaşılır ÅŸekliyle bu konulara netlik getireyim… ÅžERİAT HÜKÜMLERİNİN BİR KISMI KHK GİBİDİR Müslümanların uygarlıkta çöküÅŸünün en önemli nedeni İslami ceza sistemi (Ukubat) olarak adlandırılan ÅŸeriat kanunlarının uygulanıp uygulanmaması meselesidir. Öncelikle bilmeliyiz ki ÅŸeriat hükümlerinden bir kısmı Nass (Kesin Hüküm) vasfından ve kanun olma özelliÄŸinden ziyade; sıkıyönetimlerde ve OHAL gibi dönemlerde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler niteliÄŸindedir ve oldukça serttir ama zamanın anlayışına ve genel kabullere uygun ÅŸekilde deÄŸiÅŸtirilebilecek niteliktedir. Hükümleri nesh eden (Yürürlükten kaldıran) veya hükümleri nesh edilen (Yürürlükten kaldırılan) Kur’an ayetleri, bazı ÅŸartlar oluÅŸtuÄŸunda kimi hükümlerin geçerliliÄŸinin ya da uygulamasının kalkabileceÄŸine iÅŸaret etmektedir. Bu, önceki hükümlerin ilkel veya kötü olduÄŸu anlamına gelmez. Öte yandan bazılarının zihninde ÅŸeriatın karşılığı, erkeÄŸin keyfi seçimlerine göre düzenlenmiÅŸ kurallar bütünüdür. Pozitif hukukun ne olduÄŸu ve kanun uygulamada ahlakın önemi kimilerinin umurunda deÄŸildir. Åžeriat kavramı asıl yönüyle, ahlaka dair tavsiyeler ve ibadetler ile sosyal iliÅŸkilerdeki bazı düzenlemeleri baÄŸlamayı ifade eder. Ancak ilk dönem siyasi yönelimlerden dolayı Åžeriat kavramı, politikaya dinsel deÄŸerleri alet edenler için bir ikbal aracı haline getirilmiÅŸtir. Oysa Hz. Muhammed’in siyasetle iliÅŸkisi, cezalandırma mantığından ziyade, ahlaki boyutla çerçeveliydi. Onun gayesi pozitif ve evrensel hukukla doÄŸrudan alakalı deÄŸildi. Bunun nedeni, Arapların örfi ve yerel hukukunun, pozitif hukuku doÄŸuracak ve geliÅŸtirecek özelliÄŸe sahip olmamasıydı. HZ. MUHAMMED ŞİDDET YANLISI DEĞİLDİ Hukukun temeli olan ahlak, İslam’ın ilk dönemlerinde OrtadoÄŸu bölgesinde yüksek seciyeli kimlikleri doÄŸurdu ama modern hukuk tohumunun ana vatanı ise Yunan felsefesinden beslenen ve Roma uygarlığından ilham alan Batı olagelmiÅŸtir. “Merhamet peygamberi olan Hz. Muhammed, ÅŸiddet yanlısı mıydı?” gibi peÅŸin hükümlü sorularla adeta İslam’a ve onun liderine haksız yere saldırılması tüm dindarları rahatsız etmektedir. Hemen cevap vermeliyim ki, kendi dönemi içerisinde İslam ÅŸeriatının ağır yaptırımlarının Hz. Muhammed tarafından da tatbik edilmesi tuhaf deÄŸildi. Çünkü peygamberin hitabında ilk sırada muhatap Arap toplumuydu, dolayısıyla hadd cezaları (Ağır yaptırımlar) ve benzeri cezaların ilk muhatabı da Arap toplumuydu. İslami ÅŸeriatın ağır cezai sisteminin karşısında muhatap ilkel bir toplum olduÄŸundan dolayı, o tür ÅŸeriat o yörede yaÅŸayan topluluklara özel bir ÅŸeriattı. Aynı Peygamber, Hendek Savaşında Medine AnlaÅŸmasına ihanet eden Yahudilere ceza verirken de Tevrat ÅŸeriatına göre ceza uygulamış, yani yerelliÄŸe ve özel hukuka öncelik vermiÅŸti. Ancak Müslümanların diÄŸer bir Müslümana karşı ağır cezalar uygulamamasını tavsiye eden Hz. Muhammed, cezanın kaldırılmasına iliÅŸkin herhangi bir ÅŸüphenin bu cezaların uygulanmasını kaldıracağına da vurgu yapmıştır. ÅžERİAT HÜKÜMLERİ ARTIK UYGULANAMAZ Åžeriatın ÅŸimdiki ve gelecekteki zamanda uygulanması imkânsızdır. Åžer’i hükümlerin olanaksız oluÅŸunun ana nedeni, Peygamberin ÅŸeriat hükümlerinin uygulanmasındaki otoriteyi, hilafetin süresi olan otuz yılla kısıtlamış olması, dolayısıyla süreli hilafetin sonrası için ÅŸerî cezayı zımnen (Üstü örtülü, dolaylı) kaldırmış olmasıdır. Gelinen noktada, Müslüman ÅŸahsiyetindeki genel kalitenin yok olması da İslam adına uygulanan cezaların uygulanabilir oluÅŸuna engeldir. Gelecekte, ilk dönem Müslümanlarının iman ayarında kiÅŸiler yetiÅŸse bile onların tercihinin ceza hükümlerinin uygulanması yönünde olacağı düÅŸünülemez, çünkü son döneme kadar geçen süreçte ceza verme ve uygulama psikolojisinin kötü etkileri ve acı tecrübelerinin olduÄŸu tüm Müslümanların ÅŸuuraltındadır. Aynı zamanda, pozitif hukukun evrenselliÄŸi, İslam ÅŸeriatının yerelliÄŸinin ötesinde konumlanmış durumdadır. İslam ÅŸeriatı, kendi zamanının örfünü taşımış ama gelecek zamanın ve geniÅŸ coÄŸrafyaların adetlerini hesaba katmamıştır. Üstelik hesaba katma gereÄŸi de duymamıştır. İslam, yaptırımdan öte, ahlaki duruÅŸlara önem veren bir din olma iddiasıyla öne çıkmıştır. Ama cezalandırmanın etik meyvesi sadece korku ile mümkündür ki, bu ise müminin doÄŸal ruh halinin saÄŸlıklı geliÅŸimine engeldir. BaÅŸkalarına ceza vermeye meraklı radikaller, kendilerine ise en olmadık yüce makamları biçmektedir. Radikal eÄŸilimlere sahip bazı grupların kendilerini bir nevi tanrılaÅŸtırmalarının en bariz göstergesi Allah’ın sorgulayacağı konuları kendi uhdelerine almaya çalışmalarıdır. Dine baÄŸlılığının sınırını iyi çizemeyenler kendilerine benzemeyenleri, sanki kendileri Allah’ın yüce makamındaymışçasına sorgulamakta ve onlara ceza kesmeye çalışmaktadırlar. İSLAM'IN MESAJLARI ASLINDA İNSANCILDIR İslam yerel deÄŸerleri korumakla birlikte geliÅŸim göstermek zorunda olan bir dindir. “İslam evrensel ve zaman üstü müdür yoksa evrenselleÅŸemeyen bir kabile dini midir?” sorusunun sorulma nedeni, İslam Mekke’de doÄŸup uygar toplum düzenine göre yol alırken niçin ÅŸehir anlamına gelen Medine’de küçük toplum birimine veya kırsal kesim kanunlarına uymak zorunda kaldığının merak edilmesidir. Öyle ya, cinsiyetler arasındaki aşırı alınganlıklar ve güvene dayanmayan dinî yaklaşımlar hep Medine’de gerçekleÅŸmiÅŸ, böylece İç dinamiklere, yani yobaz toplum baskısına dönük zecri önlemler, zorlayıcı hükümler İslam toplumunda egemen olmuÅŸtur. Güven duyulmayan bireylerin oluÅŸturduÄŸu toplum düzeninde, insani kurallar genel kabullere ve özgürlük barındırmayan yaptırımlara baÄŸlanır. Toplumu meydana getiren anlayış deÄŸiÅŸtikçe alınan önlemlerin zoraki sürdürülmesinin esprisi de kalmaz. Bu durumda Allah görüÅŸünü deÄŸiÅŸtirmiÅŸ, Peygamberin statüsü de deforme edilmiÅŸ olmaz. İnsanın geliÅŸen yaÅŸam standardı ve özgürlük ruhu, tutsaklık kurallarıyla hapsedilemez. Benim açıklamaya çalıştığım bu noktalar bazılarınca anlaşılmasa veya ne demek istediÄŸimi anlamak istemeyenler olsa bile evrensel deÄŸerlere yönelme iddiasındaki bir ahlak dini olan İslam’ın insancıl mesajlarına hiç kimse “Åžeriat isterük” sloganlarıyla engel çıkartamaz.
X
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen ziyaretçilere aittir.
X
Habere hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.
FOTO GALERİ SON DAKİKA HABERLERİ
|